حمل
الزاد للسفر
124- Sefer için Azık
Hazırlamak
أنبأ سعيد بن
عبد الرحمن
قال حدثنا
سفيان عن عمرو
عن عكرمة عن
بن عباس في
قوله تعالى {
وتزودوا فإن
خير الزاد
التقوى } قال
كان ناس يحجون
بغير زاد
فنزلت {
وتزودوا فإن
خير الزاد
التقوى }
[-: 8739 :-] ibn Abbas der ki:
Önceleri insanlar yanlarına azık almadan hacca giderlerdi. Bunun üzerine:
" ... Kendinize azık edinin, şüphe yok ki azığın en iyisi Allah korkusudur
... " (Bakara 197) ayeti nazil oldu.
10966. hadiste tekrar
gelecektir. - Tuhfe: 6166
Diğer tahric: Hadisi
Buharİ (1523) ve Ebu Davud (1730) rivayet etmişlerdir.
أخبرني محمد
بن آدم قال
حدثنا عبدة عن
هشام بن عروة
عن وهب بن
كيسان عن جابر
بن عبد الله
قال بعثنا
النبي صلى الله
عليه وسلم
ونحن ثلاث
مائة نحمل
زادنا على
رقابنا ففني
زادنا حتى كان
يكون للرجل
منا كل يوم
تمرة فأتينا
البحر فإذا
بحوت قد قذفه
البحر فأكلنا
منه ثمانية
عشر يوما
[-: 8740 :-] Cabir b. Abdillah der
ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçyüz kişilik bir birlikle bizi savaşa göndermişti.
Azıklarımızı da boynumuzda taşıyorduk. Bizden her bir adam günde sadece bir
hurma yiyor olmasına rağmen azıklarımız bitti. Denize ulaştığımızda, denizin
bir balinayı kıyıya atmış olduğunu gördük. Onsekiz gün boyunca da o balinadan
yedik.
Tuhfe: 3125
4844. hadiste tahrici
yapıldı. Bir sonraki hadise bakınız.
جمع
زاد الناس إذا
فني زادهم
وقسم ذلك كله
بين جميعهم
125- Yiyeceğin
Tükenmesi Halinde Tüm Azıkların Toplanıp Eşit Bir Şekilde Bölüşülmesi
الحارث بن
مسكين قراءة
عليه عن بن
القاسم قال
حدثنا مالك عن
وهب بن كيسان
عن جابر بن
عبد الله قال
بعث رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بعثا قبل
الساحل فأمر
عليهم أبا
عبيدة بن
الجراح وهم
ثلاثمائة
وأنا فيهم فخرجنا
حتى إذا كنا
ببعض الطريق
فني الزاد فأمر
أبو عبيدة
بأزواد ذلك
الجيش فجمع
ذلك كله فكان
مزودي تمر كان
يقوتنا كل يوم
قليلا قليلا
حتى فنى فلم
يكن يصيبنا
الا تمرة تمرة
فقلت وما تغني
تمرة قال لقد
وجدنا فقدها
حين فنيت ثم
انتهينا إلى
البحر فإذا
حوت مثل الضرب
فأكل منه ذلك
الجيش ثمان
عشرة ليلة ثم
أمر أبو عبيدة
بضلعين من
أضلاعه تنصبا
ثم أمر براحلة
فرحلت ثم مرت
تحتهما ولم
تصبهما
[-: 8741 :-] Cabir b. Abdillah bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahil tarafına bir ordu gönderdi ve
Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı onlara komutan kıldı. Bunlar üçyüz kişi idiler ve ben
de aralarında idim. Yolun bir yerine vardığımızda ordunun yiyeceği bitti. Bunun
üzerine Ebu Ubeyde b. el-Cerrah orduda bulunan azıkların hepsinin toplanmasını
emretti. Benim azığımda hurma vardı. Toplanan azıklardan da her gün azar azar
yiyorduk. O da bittiği zaman kişi başı birer hurma düşmüştü. Ben: "Bir
hurmadan ne çıkar ki?" diyordum, ama o da bittiği zaman bir hurmayı dahi
arar olduk. Sonra denize ulaştık. Tepe gibi bir balığı deniz kıyıya atmıştı.
Ordu bu balıktan onsekiz gün boyunca yedi. Sonra Ebu Ubeyde balıktan iki
kaburga kemiği istedi. Kemikleri diktikten sonra altından eşya yüklü binek
geçti ve yüksekliğinden kemiklere değmedi.
Tuhfe: 3125
4844. hadiste tahrici
yapıldı.
أخبرنا سويد
بن نصر قال
أخبرني عبد
الله عن الأوزاعي
قال حدثني
المطلب بن
حنطب
المخزومي قال
حدثني عبد
الرحمن بن أبي
عمرة
الأنصاري قال
حدثنا أبي قال
كنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
غزاة فأصاب
الناس مخمصة
فاستأذن
الناس رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
نحر بعض ظهرهم
وقال يبلغنا
الله به فلما رأى
عمر بن الخطاب
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قد هم أن
يأذن لهم في
نحر بعض ظهرهم
قال يا رسول
الله كيف بنا
إذا نحن لقينا
القوم غدا جياعا
رجالا ولكن ان
رأيت يا رسول
الله ان تدعو
الناس ببقايا
أزوادهم
فتجمعها ثم تدعو
فيها بالبركة
فإن الله
سيبلغنا
بدعوتك أو قال
سيبارك لنا في
دعوتك فدعا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ببقايا
أزوادهم فجعل
الناس يجيئون
يعنى بالحفنة
من الطعام
وفوق ذلك فكان
أعلاه من جاء
بصاع من تمر
فجمعها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ثم
قام فدعا ما
شاء الله ان
يدعو ثم دعا
الجيش
بأوعيتهم
فأمرهم ان يحتثوا
فما بقي من
الجيش وعاء
الا ملؤوه
وبقي مثله
فضحك رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حتى
بدت نواجذه
فقال اشهد أن
لا إله إلا
الله وأشهد أنى
رسول الله لا
يلقى الله عبد
يؤمن بهما إلا
حجبت عنه
النار يوم
القيامة
[-: 8742 :-] Abdurrahman b. Ebi Amra
el-Ensari, babasından naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraber bir savaşta idik ve askerleri açlığa maruz kalmıştı. Askerler
bineklerinden bazılarını kesmek için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den izin istediler ve: "Allah bize düşmanlara ulaşacak güç
verir" dediler. Ömer b. el-Hattab, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'ın izin vereceğini anlayınca:
"Ey Allah'ın
Resulü! Düşmanlarla aç ve bineksiz olarak karşılaştığımızda ne yaparız? Eğer
uygun görürsen askerlerin azıklarında kalmış olan yemeklerin toplanmasını
emredip, sonra da o yemeğe bereket duası etsen, Allah bizi duanla düşman karşısına
ulaştırır" veya: "Duanla yemeğimizi bereketli kılar" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalan azıkların toplanması
için emir verdi. Emir üzerine askerler kendilerinde olan hays ve başka
yemekleri getirmeye başladılar. En fazlası getiren de bir sa' hurma getirmişti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları topladı ve kalkıp dua etti.
Sonra orduyu kapları ile beraber gelmeleri için çağırıp kaplarını yemek ile
doldurmalarını emretti. Orduda yemek dolmayan bir kap kalmadı. Herkes aldıktan
sonra yemek henüz dokunulmamış gibi duruyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) azı dişleri görünecek şekilde güldü ve: "Allah'tan başka ilah
olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna şehadet ederim. Bu iki şeye iman
etmiş bir şekilde ölen kişiyi kıyamet gününde Yüce Allah mutlaka cehennemden
korur" buyurdu.
10912. hadiste tekrar
geiecektir. - Tuhfe: 12073
Diğer tahric: Hadisi
Ahmed, Mümed (15449) rivayet etti.
أخبرنا أبو
بكر بن أبي
النضر
البغدادي قال
حدثني أبو
النضر هاشم بن
القاسم قال
حدثنا عبيد الله
الأشجعي عن
مالك بن مغول
عن طلحة بن
مصرف عن أبي
صالح عن أبي
هريرة قال كنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في مسير
قال فنفدت
أزواد القوم
قال فهم بنحر
بعض حمائلهم فقال
عمر يا رسول
الله لو جمعت
ما بقي من
أزواد القوم
فدعوت الله
عليها ففعل
فجاء ذو البر
ببره وذو
التمر بتمره
قال وقال
مجاهد وذو
النوى بنواه
قال فقلت وما
كانوا يصنعون
بالنوى قال
يمصونه
ويشربون عليه
الماء قال
فدعا عليها
حتى ملأ القوم
أزودتهم قال
فقال عند ذلك أشهد
أن لا إله إلا
الله وأني
رسول الله لا
يلقى بهما عبد
غير شاك فيهما
إلا دخل الجنة
[-: 8743 :-] Ebu Salih, Ebu
Hureyre'den naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber
bir yolculukta idik. Yolcuların yiyeceği bitince bineklerinden bazılarını
kesmek istediler. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Yolcuların kalan
yemeklerini toplasan ve Allah'a dua etsen, olmaz mı?" deyince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) öyle yaptı ve yanında buğdayı olan buğdayını,
hurması olan da hurmasını getirdi."
Mücahid ise rivayet
ederken: "Hurma çekirdeği olan da bu çekirdeği getirdi" demiştir.
Ebu Salih der ki: Ebu
Hureyre'ye: "Hurma çekirdeği ile ne yapıyorlardı?" diye sorduğumda:
"Onu emerler ve üstüne su içerlerdi" dedi ve şöyle devam etti: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) toplanan yiyeceklere dua ettikten sonra
yolcuların tümü azıklarını doldurdu. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü
olduğuna şahitlik ederim. Bu iki şeyden şüphe etmeden ölen kişiyi Yüce Allah
mutlaka Cennetine sokar" buyurdu,
8745 ve 8746,
hadislerde tekrar gelecektir. - Tuhfe: 12806
Diğer tahric: Hadisi
Müslim (27, 44, ), Ahmed, Müsned (946(,)
rivayet etmişlerdir.
أخبرنا موسى
بن عبد الرحمن
قال حدثنا أبو
أسامة عن مالك
عن طلحة عن
أبي صالح قال
بينما رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
سير إذ نفدت
أزواد القوم
وساق الحديث
مرسلا
[-: 8744 :-] Ebu Salih:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculukta iken yolcuların
yiyeceği tükendi .. ," deyip aynı hadisi mürsel olarak rivayet etti.
Tuhfe: 12806
أخبرنا محمد
بن عبد الله
بن المبارك
قال حدثنا
مصعب بن عبد
الله قال
حدثنا عبد
العزيز عن سهيل
عن سليمان
الأعمش عن أبي
صالح عن أبي
هريرة أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم نزل
في غزوة غزاها
فأصاب أصحابه
جوع وفنيت
أزوادهم
فجاؤوا إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يشكون
إليه ما
أصابهم
ويستأذنونه
في ان ينحروا
بعض رواحلهم
فأذن لهم
فخرجوا فمر
بعمر بن
الخطاب فقال
من أين جئتم
فأخبروه أنهم
استأذنوا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في ان
ينحروا بعض
إبلهم قال
فأذن لكم قالوا
نعم قال فإني
أسألكم وأقسم
عليكم الا
رجعتم معي إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فرجعوا معه
فذهب عمر إلى
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
فقال يا رسول
الله أتأذن
لهم ان ينحروا
رواحلهم
فماذا يركبون
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فماذا
تصنع ليس معي
ما أعطيهم قال
بل يا رسول
الله تأمر من
معه فضل من
زاد أن يأتى
إليك فتجمعه
على شيء وتدعو
فيه ثم تقسمه
بينهم ففعل
فدعاهم بفضل
أزوادهم
فمنهم الآتي بالقليل
والكثير
فجعله رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
شيء ثم دعا
فيه ما شاء
الله أن يدعو
ثم قسمه بينهم
فما بقي من
القوم أحد الا
حاملا ما معه
من وعاء وفضل
فضل فقال عند
ذلك أشهد أن
لا إله إلا
الله وحده لا
شريك له وأشهد
أن محمدا رسول
الله من جاء
بها يوم
القيامة غير
شاك أدخله
الجنة
[-: 8745 :-] Ebu Hureyre bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir savaşta iken ashabı açlığa maruz
kalmıştı ve yiyecekleri bitmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelip durumlarından şikayette bulundular ve bineklerinden bazılarını kesmek
için izin istediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara izin
verince oradan ayrıldılar. Giderken Ömer b. el-Hattab ile karşılaştılar. Hz.
Ömer onlara: "
Nereden
geliyorsunuz?" diye sorunca, develerden bazılarını kesmek için
Resulullah'tan izin istediklerini söylediler. Hz. Ömer: "Peki, izin verdi
mi?" diye sorunca: "Evet" karşılığını verdiler. Hz. Ömer:
"Yeminle sizden benimle beraber Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gelmenizi istiyorum" deyince beraber geri döndüler. Hz. Ömer, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gitti ve: "Ey Allah'ın Resulü! Onlara
bineklerini kesmeleri için izin mi veriyorsun? Peki, neye binecekler?"
diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki, ne yapacaksın?
Bende yiyecek olarak onlara verecek bir şey yoktur" buyurunca, Hz. Ömer:
"Ey Allah'ın
Resulü! Deve kesmek yerine emir ver herkes azığında kalan yiyeceği getirsin.
Toplanan yiyeceklerin bereketi için dua edip sonra aralarında taksim edin,
olmaz mı?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de öyle yapıp
azıklarda artakalanı getirmelerini emretti. Azığında yemeği az olan da çok olan
da getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o yiyecekleri bir yerde
topladı ve bereketi için dua etti. Sonra askerler arasında yemeği taksim etti.
Askerler içinde yemek kabını doldurmayan kalmadı, yine de yemek arttı. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan başka ilah
olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna şehadet ederim. Kim bu iki
şeyden şüphe etmeden ölürse Yüce Allah onu Cennetine koyar" buyurdu.
Tuhfe: 12390
أخبرنا أحمد
بن سليمان قال
حدثنا قتادة
بن الفضيل عن
الأعمش عن أبي
صالح عن أبي
هريرة قال خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في عمرة
أو غزوة
فنزلنا منزلا
فجاء رجل من
الناس فقال يا
رسول الله لو
ذبحنا بعض
ظهرنا فرآنا
المشركون
حسنة حالنا
فقال ما شئتم
فجاء عمر فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم اجمع
زادهم فادع
الله فجاء
القوم
بأزوادهم من
دقيق وتمر وشعير
فدعا عليه
وقال علي
بأوعيتكم
فجاؤوا بها فاحتملوا
ما شاء الله
وفضل منهم فضل
كثير فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أنا عبد
الله وأنا
رسول الله من
جاء بها لم
يحجب من الجنة
[-: 8746 :-] Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte umre veya savaş için yola
koyulduk. Bir yerde konakladığımızda Müslümanlardan bir adam geldi ve: "Ey
Allah'ın Resulü! Bineklerimizden bazılarını kessekı müşrikler halimizi daha iyi
halde görür" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İstediğiniz
gibi yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e:
"Deve kesmek yerine onların azıklarını topla ve bereket için Allah'a dua
et" dedi. Müslümanlar azıklarında olan un, hurma ve arpaları getirdiler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlara dua etti ve:
"Kaplarınızla gelin" buyurdu. Müslümanlar kaplarıyla gelip
yiyeceklerden istedikleri kadar aldılar ve onlardan sonra çokça yiyecek arttı.
Ardından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'ın kulu ve
Resulüyüm. Bu iki şeyle huzura çıkan kişi Cennetten geri çevrilmez" buyurdu.
Tuhfe: 12455
8743. hadiste tahrici
yapıldı.
الترغيب
في المواساة
126- Paylaşmaya Teşvik
أخبرنا موسى
بن عبد الرحمن
قال حدثنا أبو
أسامة قال
حدثني يزيد بن
عبد الله بن
أبي بردة عن
جده أبي بردة
عن أبي موسى
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ان
الأشعريين
إذا أرملوا في
الغزو أو قل
طعام عيالهم
بالمدينة
جمعوا ما كان
عندهم في ثوب
واحد ثم
اقتسموه
بينهم في إناء
واحد بالسوية
فهم مني وأنا
منهم
[-: 8747 :-] Ebu Musa, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: Eş'ariler gazvede iken yiyecekleri bittiğinde
veya Medine'de ailelerinin yiyecekleri azaldığında, yanlarındaki yiyecekleri
bir yaygının üzerine toplar, sonrasında bir kapla aralarında eşit bir şekilde
taksim ederlerdi. Onlar bendendir, ben de onlardanım" buyurduğunu
bildirir.
Tuhfe: 9047
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2486) ve Müslim (2500) rivayet etmişlerdir.