NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’S-SİYER

<< 2311 >>

حمل الزاد للسفر

124- Sefer için Azık Hazırlamak

 

أنبأ سعيد بن عبد الرحمن قال حدثنا سفيان عن عمرو عن عكرمة عن بن عباس في قوله تعالى { وتزودوا فإن خير الزاد التقوى } قال كان ناس يحجون بغير زاد فنزلت { وتزودوا فإن خير الزاد التقوى }

 

[-: 8739 :-] ibn Abbas der ki: Önceleri insanlar yanlarına azık almadan hacca giderlerdi. Bunun üzerine: " ... Kendinize azık edinin, şüphe yok ki azığın en iyisi Allah korkusudur ... " (Bakara 197) ayeti nazil oldu.

 

10966. hadiste tekrar gelecektir.  -  Tuhfe: 6166

 

Diğer tahric: Hadisi Buharİ (1523) ve Ebu Davud (1730) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرني محمد بن آدم قال حدثنا عبدة عن هشام بن عروة عن وهب بن كيسان عن جابر بن عبد الله قال بعثنا النبي صلى الله عليه وسلم ونحن ثلاث مائة نحمل زادنا على رقابنا ففني زادنا حتى كان يكون للرجل منا كل يوم تمرة فأتينا البحر فإذا بحوت قد قذفه البحر فأكلنا منه ثمانية عشر يوما

 

[-: 8740 :-] Cabir b. Abdillah der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçyüz kişilik bir birlikle bizi savaşa göndermişti. Azıklarımızı da boynumuzda taşıyorduk. Bizden her bir adam günde sadece bir hurma yiyor olmasına rağmen azıklarımız bitti. Denize ulaştığımızda, denizin bir balinayı kıyıya atmış olduğunu gördük. Onsekiz gün boyunca da o balinadan yedik.

 

Tuhfe: 3125

 

4844. hadiste tahrici yapıldı. Bir sonraki hadise bakınız.

 

 

جمع زاد الناس إذا فني زادهم وقسم ذلك كله بين جميعهم

125- Yiyeceğin Tükenmesi Halinde Tüm Azıkların Toplanıp Eşit Bir Şekilde Bölüşülmesi

 

الحارث بن مسكين قراءة عليه عن بن القاسم قال حدثنا مالك عن وهب بن كيسان عن جابر بن عبد الله قال بعث رسول الله صلى الله عليه وسلم بعثا قبل الساحل فأمر عليهم أبا عبيدة بن الجراح وهم ثلاثمائة وأنا فيهم فخرجنا حتى إذا كنا ببعض الطريق فني الزاد فأمر أبو عبيدة بأزواد ذلك الجيش فجمع ذلك كله فكان مزودي تمر كان يقوتنا كل يوم قليلا قليلا حتى فنى فلم يكن يصيبنا الا تمرة تمرة فقلت وما تغني تمرة قال لقد وجدنا فقدها حين فنيت ثم انتهينا إلى البحر فإذا حوت مثل الضرب فأكل منه ذلك الجيش ثمان عشرة ليلة ثم أمر أبو عبيدة بضلعين من أضلاعه تنصبا ثم أمر براحلة فرحلت ثم مرت تحتهما ولم تصبهما

 

[-: 8741 :-] Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahil tarafına bir ordu gönderdi ve Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı onlara komutan kıldı. Bunlar üçyüz kişi idiler ve ben de aralarında idim. Yolun bir yerine vardığımızda ordunun yiyeceği bitti. Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. el-Cerrah orduda bulunan azıkların hepsinin toplanmasını emretti. Benim azığımda hurma vardı. Toplanan azıklardan da her gün azar azar yiyorduk. O da bittiği zaman kişi başı birer hurma düşmüştü. Ben: "Bir hurmadan ne çıkar ki?" diyordum, ama o da bittiği zaman bir hurmayı dahi arar olduk. Sonra denize ulaştık. Tepe gibi bir balığı deniz kıyıya atmıştı. Ordu bu balıktan onsekiz gün boyunca yedi. Sonra Ebu Ubeyde balıktan iki kaburga kemiği istedi. Kemikleri diktikten sonra altından eşya yüklü binek geçti ve yüksekliğinden kemiklere değmedi.

 

Tuhfe: 3125

4844. hadiste tahrici yapıldı.

 

 

أخبرنا سويد بن نصر قال أخبرني عبد الله عن الأوزاعي قال حدثني المطلب بن حنطب المخزومي قال حدثني عبد الرحمن بن أبي عمرة الأنصاري قال حدثنا أبي قال كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في غزاة فأصاب الناس مخمصة فاستأذن الناس رسول الله صلى الله عليه وسلم في نحر بعض ظهرهم وقال يبلغنا الله به فلما رأى عمر بن الخطاب أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قد هم أن يأذن لهم في نحر بعض ظهرهم قال يا رسول الله كيف بنا إذا نحن لقينا القوم غدا جياعا رجالا ولكن ان رأيت يا رسول الله ان تدعو الناس ببقايا أزوادهم فتجمعها ثم تدعو فيها بالبركة فإن الله سيبلغنا بدعوتك أو قال سيبارك لنا في دعوتك فدعا رسول الله صلى الله عليه وسلم ببقايا أزوادهم فجعل الناس يجيئون يعنى بالحفنة من الطعام وفوق ذلك فكان أعلاه من جاء بصاع من تمر فجمعها رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم قام فدعا ما شاء الله ان يدعو ثم دعا الجيش بأوعيتهم فأمرهم ان يحتثوا فما بقي من الجيش وعاء الا ملؤوه وبقي مثله فضحك رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى بدت نواجذه فقال اشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أنى رسول الله لا يلقى الله عبد يؤمن بهما إلا حجبت عنه النار يوم القيامة

 

[-: 8742 :-] Abdurrahman b. Ebi Amra el-Ensari, babasından naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir savaşta idik ve askerleri açlığa maruz kalmıştı. Askerler bineklerinden bazılarını kesmek için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den izin istediler ve: "Allah bize düşmanlara ulaşacak güç verir" dediler. Ömer b. el-Hattab, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın izin vereceğini anlayınca:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Düşmanlarla aç ve bineksiz olarak karşılaştığımızda ne yaparız? Eğer uygun görürsen askerlerin azıklarında kalmış olan yemeklerin toplanmasını emredip, sonra da o yemeğe bereket duası etsen, Allah bizi duanla düşman karşısına ulaştırır" veya: "Duanla yemeğimizi bereketli kılar" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalan azıkların toplanması için emir verdi. Emir üzerine askerler kendilerinde olan hays ve başka yemekleri getirmeye başladılar. En fazlası getiren de bir sa' hurma getirmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları topladı ve kalkıp dua etti. Sonra orduyu kapları ile beraber gelmeleri için çağırıp kaplarını yemek ile doldurmalarını emretti. Orduda yemek dolmayan bir kap kalmadı. Herkes aldıktan sonra yemek henüz dokunulmamış gibi duruyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişleri görünecek şekilde güldü ve: "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna şehadet ederim. Bu iki şeye iman etmiş bir şekilde ölen kişiyi kıyamet gününde Yüce Allah mutlaka cehennemden korur" buyurdu.

 

10912. hadiste tekrar geiecektir.   -  Tuhfe: 12073

 

Diğer tahric: Hadisi Ahmed, Mümed (15449) rivayet etti.

 

 

أخبرنا أبو بكر بن أبي النضر البغدادي قال حدثني أبو النضر هاشم بن القاسم قال حدثنا عبيد الله الأشجعي عن مالك بن مغول عن طلحة بن مصرف عن أبي صالح عن أبي هريرة قال كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في مسير قال فنفدت أزواد القوم قال فهم بنحر بعض حمائلهم فقال عمر يا رسول الله لو جمعت ما بقي من أزواد القوم فدعوت الله عليها ففعل فجاء ذو البر ببره وذو التمر بتمره قال وقال مجاهد وذو النوى بنواه قال فقلت وما كانوا يصنعون بالنوى قال يمصونه ويشربون عليه الماء قال فدعا عليها حتى ملأ القوم أزودتهم قال فقال عند ذلك أشهد أن لا إله إلا الله وأني رسول الله لا يلقى بهما عبد غير شاك فيهما إلا دخل الجنة

 

[-: 8743 :-] Ebu Salih, Ebu Hureyre'den naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculukta idik. Yolcuların yiyeceği bitince bineklerinden bazılarını kesmek istediler. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Yolcuların kalan yemeklerini toplasan ve Allah'a dua etsen, olmaz mı?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öyle yaptı ve yanında buğdayı olan buğdayını, hurması olan da hurmasını getirdi."

 

Mücahid ise rivayet ederken: "Hurma çekirdeği olan da bu çekirdeği getirdi" demiştir.

Ebu Salih der ki: Ebu Hureyre'ye: "Hurma çekirdeği ile ne yapıyorlardı?" diye sorduğumda: "Onu emerler ve üstüne su içerlerdi" dedi ve şöyle devam etti: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) toplanan yiyeceklere dua ettikten sonra yolcuların tümü azıklarını doldurdu. Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna şahitlik ederim. Bu iki şeyden şüphe etmeden ölen kişiyi Yüce Allah mutlaka Cennetine sokar" buyurdu,

 

8745 ve 8746, hadislerde tekrar gelecektir.  -  Tuhfe: 12806

 

Diğer tahric: Hadisi Müslim (27, 44, ),  Ahmed, Müsned (946(,) rivayet etmişlerdir.

 

 

أخبرنا موسى بن عبد الرحمن قال حدثنا أبو أسامة عن مالك عن طلحة عن أبي صالح قال بينما رسول الله صلى الله عليه وسلم في سير إذ نفدت أزواد القوم وساق الحديث مرسلا

 

[-: 8744 :-] Ebu Salih: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yolculukta iken yolcuların yiyeceği tükendi .. ," deyip aynı hadisi mürsel olarak rivayet etti.

 

Tuhfe: 12806

 

 

أخبرنا محمد بن عبد الله بن المبارك قال حدثنا مصعب بن عبد الله قال حدثنا عبد العزيز عن سهيل عن سليمان الأعمش عن أبي صالح عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نزل في غزوة غزاها فأصاب أصحابه جوع وفنيت أزوادهم فجاؤوا إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم يشكون إليه ما أصابهم ويستأذنونه في ان ينحروا بعض رواحلهم فأذن لهم فخرجوا فمر بعمر بن الخطاب فقال من أين جئتم فأخبروه أنهم استأذنوا رسول الله صلى الله عليه وسلم في ان ينحروا بعض إبلهم قال فأذن لكم قالوا نعم قال فإني أسألكم وأقسم عليكم الا رجعتم معي إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فرجعوا معه فذهب عمر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله أتأذن لهم ان ينحروا رواحلهم فماذا يركبون قال رسول الله صلى الله عليه وسلم فماذا تصنع ليس معي ما أعطيهم قال بل يا رسول الله تأمر من معه فضل من زاد أن يأتى إليك فتجمعه على شيء وتدعو فيه ثم تقسمه بينهم ففعل فدعاهم بفضل أزوادهم فمنهم الآتي بالقليل والكثير فجعله رسول الله صلى الله عليه وسلم في شيء ثم دعا فيه ما شاء الله أن يدعو ثم قسمه بينهم فما بقي من القوم أحد الا حاملا ما معه من وعاء وفضل فضل فقال عند ذلك أشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له وأشهد أن محمدا رسول الله من جاء بها يوم القيامة غير شاك أدخله الجنة

 

[-: 8745 :-] Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir savaşta iken ashabı açlığa maruz kalmıştı ve yiyecekleri bitmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip durumlarından şikayette bulundular ve bineklerinden bazılarını kesmek için izin istediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara izin verince oradan ayrıldılar. Giderken Ömer b. el-Hattab ile karşılaştılar. Hz. Ömer onlara: "

 

Nereden geliyorsunuz?" diye sorunca, develerden bazılarını kesmek için Resulullah'tan izin istediklerini söylediler. Hz. Ömer: "Peki, izin verdi mi?" diye sorunca: "Evet" karşılığını verdiler. Hz. Ömer: "Yeminle sizden benimle beraber Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelmenizi istiyorum" deyince beraber geri döndüler. Hz. Ömer, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gitti ve: "Ey Allah'ın Resulü! Onlara bineklerini kesmeleri için izin mi veriyorsun? Peki, neye binecekler?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki, ne yapacaksın? Bende yiyecek olarak onlara verecek bir şey yoktur" buyurunca, Hz. Ömer:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Deve kesmek yerine emir ver herkes azığında kalan yiyeceği getirsin. Toplanan yiyeceklerin bereketi için dua edip sonra aralarında taksim edin, olmaz mı?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de öyle yapıp azıklarda artakalanı getirmelerini emretti. Azığında yemeği az olan da çok olan da getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o yiyecekleri bir yerde topladı ve bereketi için dua etti. Sonra askerler arasında yemeği taksim etti. Askerler içinde yemek kabını doldurmayan kalmadı, yine de yemek arttı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun Resulü olduğuna şehadet ederim. Kim bu iki şeyden şüphe etmeden ölürse Yüce Allah onu Cennetine koyar" buyurdu.

 

Tuhfe: 12390

 

 

أخبرنا أحمد بن سليمان قال حدثنا قتادة بن الفضيل عن الأعمش عن أبي صالح عن أبي هريرة قال خرجنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في عمرة أو غزوة فنزلنا منزلا فجاء رجل من الناس فقال يا رسول الله لو ذبحنا بعض ظهرنا فرآنا المشركون حسنة حالنا فقال ما شئتم فجاء عمر فقال النبي صلى الله عليه وسلم اجمع زادهم فادع الله فجاء القوم بأزوادهم من دقيق وتمر وشعير فدعا عليه وقال علي بأوعيتكم فجاؤوا بها فاحتملوا ما شاء الله وفضل منهم فضل كثير فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أنا عبد الله وأنا رسول الله من جاء بها لم يحجب من الجنة

 

[-: 8746 :-] Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte umre veya savaş için yola koyulduk. Bir yerde konakladığımızda Müslümanlardan bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bineklerimizden bazılarını kessekı müşrikler halimizi daha iyi halde görür" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İstediğiniz gibi yapın" buyurdu. Hz. Ömer gelip Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Deve kesmek yerine onların azıklarını topla ve bereket için Allah'a dua et" dedi. Müslümanlar azıklarında olan un, hurma ve arpaları getirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlara dua etti ve: "Kaplarınızla gelin" buyurdu. Müslümanlar kaplarıyla gelip yiyeceklerden istedikleri kadar aldılar ve onlardan sonra çokça yiyecek arttı. Ardından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben Allah'ın kulu ve Resulüyüm. Bu iki şeyle huzura çıkan kişi Cennetten geri çevrilmez" buyurdu.

 

Tuhfe: 12455

8743. hadiste tahrici yapıldı.

 

 

الترغيب في المواساة

126- Paylaşmaya Teşvik

 

أخبرنا موسى بن عبد الرحمن قال حدثنا أبو أسامة قال حدثني يزيد بن عبد الله بن أبي بردة عن جده أبي بردة عن أبي موسى قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ان الأشعريين إذا أرملوا في الغزو أو قل طعام عيالهم بالمدينة جمعوا ما كان عندهم في ثوب واحد ثم اقتسموه بينهم في إناء واحد بالسوية فهم مني وأنا منهم

 

[-: 8747 :-] Ebu Musa, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: Eş'ariler gazvede iken yiyecekleri bittiğinde veya Medine'de ailelerinin yiyecekleri azaldığında, yanlarındaki yiyecekleri bir yaygının üzerine toplar, sonrasında bir kapla aralarında eşit bir şekilde taksim ederlerdi. Onlar bendendir, ben de onlardanım" buyurduğunu bildirir.

 

Tuhfe: 9047

 

Diğer tahric: Hadisi Buhari (2486) ve Müslim (2500) rivayet etmişlerdir.